31 Temmuz 2010 Cumartesi

Confessions Of A Dangereous Mind


Ülkemizde Saklanbaç olarak yayınlanan  yarışma programının ve benzeri bir çok programın yapımıcısı Chuck Barris, kendi hayatının ikilemleri sonucu az biraz kafayı sıyırmış halde, hatalarının hafiflemesine yardımcı olması umuduyla hayatını yazmaya başlar. Yarışma programlarıyla ün kazanırken, bir yandan CIA çin çalışan Chuck, sonunda gülen ve öldüren bir adam olmanın psikolojik karmasaşı içinde kalacaktır.  

Sam Rockwell'in son derece başarılı oynadığı başrolüne rağmen, adının Drew Barrymore , George Clooneyve Julia Roberts'dan sonra gelmesi hoşuma gitmedi. Ama ün seviyesi böyle komik durumlara yol açabiliyor. Film, George Clooney'in ilk yönetmenlik denemesi aynı zamanda. Görüldüğü üzere, diğer pek ünlü dostları da kendisine destek vermiş. Brad Pitt ve Matt Damon da filmde salambaç yarışmacıları olarak 2 saniye gösteriliyor. Demek ki seviliyor Clooney.:P 

Imdb puanı 7.1. Bence de  haketmiş.


30 Temmuz 2010 Cuma

Inception


İnsanların rüyalarına girerek, bilinçaltındaki sırları çalabilen Dom Cobb, son işinde aynı yöntemle başkasının rüyasına girerek, fikir yerleştirmek zorundadır. Ekibini kurar ve işe koyulur.

Kurgusu, senaryosu gayet başarılı olan film, seyircileri tarafından da şimdiye dek çok olumlu tepkiler aldı. Filimi her ne kadar başarılı bulduysam da, imdb üzerinde 9.2 kadar yüksek puanlamayı hakettiğini düşünmüyorum. Muhtemelen puan da sabit kalmayacak düşecektir. Artık bir süre sinema dünyası şunlara ara versin derim ben;
- bedenin uyku halinde olması ve yansımanın diğer alemde canlılığı
(zihni başka türlü şekillendirsek )
- hareket katmak veya eksiklerin üzerine örtmek sebepli veya aklımızın ermediği başka bir sebeple de olabilir, zeki ve riskli planların aksiyon sahneleri ile geçiştirilmesi
-seyirciler tarafından farklı şekilde yorumlanabilecek sonlar

2000'li yılların başlarından beri böyle filmelere doyduk. Eskiden olduğu gibi şaşırmak istiyoruz artık. Yada sadece romantik komedi izleyip, bildik kurgulara farklı simalarda gülüp, duygulanmak..

Bu arada filmi de sabote etmiş gibi olmayayım, film oldukça başarılı.Övgüler yanıltmasın sizi de benim gibi diye..
Yönetmen : Christopher Nolan (the dark knight ve memento'dan hatırlarız kendisinini)

28 Temmuz 2010 Çarşamba

Employee Of The Month


Başlangıçta hayatta istediği her şeye sahip görünen David Walsh'ın bir günde hayatı alt üst olur.  İşini kaybeder, sevgilisi terkeder, arabası çalınır. Acınacak haldedir. Öyle midir gerçekten?


27 Temmuz 2010 Salı

Up In The Air


6 dalda Oscar adayı gösterilen, Jason Reitman'ın yönettiği, George Clooney, Anna Kendrick ve Vera Farmiga'nın başrollerini oynadığı film, sinemaseverler tarafından da oldukça yüksek puana layık görülmüş. Benim puanım daha düşük oldu. Filme bayılacağımı düşünerek karşısına oturdum. Zira kadro süper, konu ilgi çekici, puanı yüksek ve yorumları merak uyandırıcı. Ama ne yazıkki beklentilerimi karşılayamadı. Öncelikle filmi komik olduğunu düşünerek almayın. Komedi değil. Romantik ? En çok benim hayatım kadar romantik. Konusu güzel, işleyiş güzel.Oyuncular, hepsi harika. Ama bir şey eksik. Unutulmaz bir film olabilirmiş ama eksik kalmış. Beni dahil etmiyor hayatına,hikaye. Sadece uzaktan bakan komşu gibiyim. Biri dedikodu yapar da siz dinler gibisiniz. "ya şöyle olmuş, bak o da böyle demiş" Kulaktan dolma olunca hani sadece laftır, lakırdır ya.. İşte öyle.. İzleyin.. Kaçırmayın. Belki daha iyi anlayabilirsiniz ne demek istediğimi..

Ryan Bingham, işi sebebiyle sürekli olarak seyahet etmektedir. Yerleşik bir hayatı yok denilebilir. Seyahatleri sırasında Alex ile tanışır. Programları uydukça buluşmaya çalışırlar. Bu arada çalıştığı şirket, yöntem değişikliği yapma hazırlığındadır. Her ne kadar hoşuna gitmese de, işi öğretmesi için Ryan'ın yanına genç ve akıllı Natalie'yi verirler ve birlikte uçmaya başlarlar.

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Hugh Grant ile sinemaya dönüş

Evlilik arifesinde ne kadar çok şeyden  mahrum kaldık. Ama çok eğlenceli zamanlarımız oldu. Kutlamalara, arkadaş sohbetlerine, aile geleneklerine, alkole, uykusuzluğa ve süslenmeye, dansa, şıkıdım şıkıdıma ve daha bir çok şeye doyduk. Neyse ki sonunda evlendik, balayımızı da yaptık, bolca dinlendik ve gerçek hayata geri döndük. Yoğun iş tempousunun yeniden başlamasıyla, akşamları eve dönğümüzde elbetteki yine ele kitap yada ekrana bir dvd koyma zamanları başladı. Başlangıcı Hugh Grant'ın iki filmi ile yaptık.

Hugh Grant, aksanı ve mimikleri ile en basit filmleri bile benim için izlenesi hale getirdiği için her iki filmi de çok sevdim. Her ikisinin de imdb puanları oldukça düşüktü aa siz aldırış etmeyin.


Komedi filmleri gülmek için izlenir, eleştirmek için değil diyorsanız, alın izleyin. Keyifli saatler geçirin.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails