30 Haziran 2011 Perşembe

Dublörün Dİlamması

Son zamanlarda okuduğum en eğlenceli kitap Dublörün Dilamması. Albino olan Nuh Tufan ile arkadaşı İbrahim Kurban'ın cin fikirleri ile içine girdikleri Ferruh Ferman'ın hayatı..İsimler bile şahane değil mi?

Murat Menteş'i ilk kez okudum ve anlatımını bayıldım. Her cümlesi külçe altın . Ama insanı yoran bir ağırlıkla değil, çekici ve tatlı. Tekrar tekrar okutan, gülümseten. Hiç bir yerinde abartıya kaçılmamış, sıradışı, muzip hikayesine rağmen sürekliliği hiç kopmuyor,, karakterleri ile ün salabilecek  ve filmi çekilse kült olabilecek  orjinallikte. Bir solukta okuyup bitirince üzülüyor insan, hemencecik bitti diye.

Canınız kitap okumak istemiyor ama illa da müptalalıktan bir kitaba uzanıyorsanız, Dublöürn Dilemamması'nı seçin, iştahınız açılacak, söz veriyorum.

“Demem o ki, insan sevgisiyle dolu değilim, [d]olmam da gerekmez. Yine de centilmenliği dürüstlüğe tercih ederim. Dürüstlük çoğunlukla kibre varır. Centilmenler; kindarlığın ve fevriliğin intikamla bağdaşmadığını bilirler.”

           “Yalpalayarak yol alan felçli garson, önümüzden geçerken tepsideki bardakları şangırdatıyordu. Arkasından bakınca, limonata dolu bardakların birinden diğerine atlayıp duran Japon balıklarını gördüm! Döndüğünde, tepsi gibi düz suratına buzlu bir tebessümü yayıp boş gözleriyle bize baktı. Bir sade bir sütlü kahve istedik. Bu arada pastanenin duvar kağıtlarında mor kertenkeleler geziyordu..”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails