9 Nisan 2010 Cuma

yine k.h.

Kahve fincanımı suyla doldururken, yine dalıp, taşırdım suyunu kahvenin. Bahar geleli çok olmasına rağmen, hala havalar serindi, fincanı, masaya bırakıp, yıllardır üzerimden çıkarmadığım, düğmelerinden biri kayıp, bordo renki uzun hırkamı almaya gittim. Odaya giderken, aklıma evin faturaları geldi. Önce kitaplıktan onları alıp, çantama attım, bu arada tel tokalarının  yine üçümüzden biri tarafından kitaplığa bırakıldığını gördüm, aldım banyodaki tel toka kutusuna bıraktım. Sonra odama geçtim. Tabi benimki durur mu, hemen ayaklarımın arkasında adım takibi yapıyor. Şımardı yine bir kaç bisküvi için, ben de verdim. Baktım suyu da bitmiş, suyunu doldurup yerine bıraktım. O sırada kuzen kalktı. Siyah kısa ceketimi sordu, onu alıp odasına bıraktım, bugün beyaz gömleğinin üzerine onu giyecekmiş. Güzel de oluyor, yakışıyor ona. Bana biraz küçük geliyor çünkü, o giydiği zaman beğeniyorum. Mutfağa geri döndüm, kahvemi yudumlamaya başladım, biraz ılımıştı ama seviyorum ben. Sabahları beynimin günün geri kalanından çok daha fazla çalıştığına inanıyorum. İlk uyandığım saatten başlayarak azalıyor sanki beyin gücüm. Bir de, sabah saatlerinde daha iyi bir insan olduğuma inanıyorum. Komik ama öyle işte. Sabah uyandığımda içimde sevgi oluyor ama akşam eve dönerken hiçte sevgiyle bakmıyorum insanlığa. Gün içindeki işlerimi düşünürken, bir ajanda gibi kullandığım hafızama bir kaç not daha ekledim. Haftasonu arkadaşıma gidecektim, uzun zamandan sonra çayır çimen planı yapmıştık. Çiko'ma da iyi gelecekti. Bu yüzden haftasonunda evde ve ofiste vakit geçirmeyeceğimden, önümdeki 2 günü verimli geçirmem gerekiyordu.bazıları küçük, önemsiz, bazıları da gerekli olmakla beraber, kahveminde sonuyla birlikte yapılacaklar listemi ve zamanlarını kafamda ayarlamayı bitirdim. Kalktım. Fincanımı sudan geçirip, makinaya koydum. Çiko'ma bisküvi verip odasına bıraktım, hırkamı çıkardım, mantomu giydim, atkımı aldım ama sonra baktım o kadar da soğuk değil, geri koydum. O sırada telefon çaldı. Hafasonu planımın ortağı. "Plan yattı" dedi, "ben ilk uçakla eve gidiyorum." Anladım. "Peki" dedim. Telefonu kapattım, mantomu çıkardım, hırkamı giyip üzerine tekrar mantomu giydim. Atkımı doladım boynuma. Çantamı alıp, çıktım. Hava daha da soğumuştu. Üşüdüm ofise yürürken, yol boyu..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails