10 Kasım 2011 Perşembe

Tutunamayanlar

Bazı kitaplar vardır, zamanını bekler rafta. Tutunamayanlar da onlar da biriydi benim için ve nihayet zamanı geldi ve okudum. Tekrar okuyacağımı biliyorum. Belki ikinci seferden sonra daha çok yazılacak şey bulabilirim de.. Muhtememelen öyle olur.

"Tutunamayanlar ile çok basit bir iş yapmak istedim: İnsanı anlatmayı düşündüm." der Oğuz Atay. Tutanmayanların sembolü Selim Işık, intihar ettiğinde, arkadaşı Turgut Özben, bu ölümün nedenini, Selim'i anlamaya çalışır.Bu iki karakter üzerinden insanı, roman, şarkı,şiir, günlük, mektup,ansiklopedi gibi farklı türleri kullanarak anlatır Oğuz Atay.Kitabın içinde yazım dili ve türü olmak üzere konular bakımından da o kadar çok çeşit vardır ve hepsinin bağlantısı öyle baştan savma, karmaşık  durmasına rağmen öyle yerindedir ki, şaşırtır.

Burjuva düzenine, yaşam tarzına ayak uyduramayan, aitlik duygusunu kaybeden ve yaşadıkları topluma yabancılaşan tutunamayanların başında gelen Selim, kendisini kitapların dünyasıyla avutmaya uğraşır. Yaşadığı gelgitler, kafasından geçenler, korkuları, sevinçleri ile Selim, Selimlik gerçekten tutunamadığını hissettirir. Çocukluk, okul ile ev, aile ile öğretmen  arasındaki tutarsızlıklar, bürokrasi, devlet dairelenin tembelliği, memurların işbilirlikleri, insanların yapaylıkları, kurmaca düzen ve daha bir çoklarından bahsedilir. Ama asıl olan Turgut'un Selim'in gidişini anlamaya çalırken arkasından kaybolması ve onun da tutanamayanlar arasına katılmasıdır. Çoğunluğu iç konuşmalarla geçen romanda bir süre Süleyman Kargı, Günseli, Esat, Metin eşlik eder Turgut'un yolculuğuna. Turgut git gide Selim'in sorguladığı tüm düşüncelerin içinde erimeye başlar. Uzaklaştığı insanların yerine, Selim'in yokluğunda Olric'i yaratır ve öteki Turgut  Olric tutunmak istediği dal olur belki, belki olmaz.

"bu yol nereye çıkar olric?
hiçbir yere efendimiz...
hiçbir yer neresidir olric?
doğru yerdir efendimiz...
gidelim mi?
vardık efendimiz..."

''ne olurdu sen insan olsaydın olric ya da selim ölmeseydi.''

"...mahkemede, suclu sandalyesinde, bilerek ya da işledikleri sucları bilmek zahmetine katlanacak kadar dahi duşunmediklerinden bilmeyerek, eziyet eden, hor goren, aşağılayan, ihmal eden, aldırmayan, unutan, kotuleyen, alay eden, ıstırabı paylaşamayan, insanlar arasına duvarlar ceken, kucumseyen, caresiz bırakan, yalnız bırakan, terkeden, baskı yapan, istismar eden, ezen, cesaret kıran, iyilik etmeyen, değer vermeyen, kalbi temiz olmayan, doğruyu yanlış gosteren, yanlışı doğru gosteren, samimiyetsiz, insafsız, korkutan, yanına yaklaştırmayan, başkasının yaşama hakkına saygı duymayan ve kendinden memnun olabilmek icin her davranışı meşru sayan onlar, yani bizim kucuk kalabalığımızı hava sızdırmayan tabakalar halinde ust uste saran, nefes almamızı dahi engelleyen, yani mahallemizin butun bileği kuvvetli ve ici boş kucuk kabadayıları ve onların buyuk ortakları, yani esasında sayıca ustun olanlar, yani her zavallıdan daima bir rutbe bir kademe bir sınıf yukarıda olanlar, yani şekilsiz huviyetleriyle daima vuran ve kacınabilenler, yani hem ezip hem de ezdiklerini kabul etmeyenler, yani bir mertebe aşağıdayken ezilen ve bir derece terfi edince ezenler, yani cırağını, birşeyler oğretmesine karşılık her zaman doven ve ona insan muamelesi etmeyen ustalar, muavininin başına vuran şoforler ve onlarla birlikte memurlarına dalkavukluk ettiren amirler, duygusuz amirlerle birlikte garsonlara paralarıyla orantılı olarak bağıran muşteriler ve kaba muşterilerle birlikte hakkını arayanlara yumruklarını gosteren gorevliler ve yetkilerini kotuye kullanan gorevlilerle birlikte bilgisizin bilgisizliğini suratına carpan ve ondan bir kelime fazla bilen bilgicler, yani oğrenmek isteyen herkese eziyet eden oğreticiler ve onlarla birlikte bilgisizlerin bilgisizliğine gulen onlardan daha bilgisizler ve cahillerle birlikte her değişik davranışa saldıran şekilsiz kalabalık ve kalabalıkla birlikte onlara alkış tutanlar ve onlarla birlikte her tartışmada en bayağı usullerle haklıyı haksız cıkaranlar ve onlarla birlikte her savaşta kazananı tutanlar ve onlarla birlikte kimseye zararı olmayan zayıfları ezerek kuvvetli olma duygusunu tatmin edenler ve onlarla birlikte her zaman ve her yerde her sınıftan ve her ideolojiden ve her duşunceden insanlar arasında daima on safa gecerek aslan payını kendilerine ayıranlar ve ayırır ayırmaz insanlarla aralarına aşılmaz duvarlar orenler ve boylelerine her zaman haklı cıkarıcı bahaneler sebepler yasalar kurallar sınıflamalar bulup cıkaranlar yani her zaman insanları insanlardan ayıranlar ve onları birbirlerine duşman edenler ve onlara koru korune uyan kalabalıklar ve gerceği boğanlar ve onlarla birlikte insanı bu koca dunyada yalnız bırakarak arkadaşlık dostluk sevgiyle uzatacakları sıcak bir elleri olmayanlar yani elsiz gozsuz akılsız kalpsiz ve kansız gercek sakatlar yani onlar onlar onlar onlar onlar onlar... karşımıza oturacaklar."

Daha çok yazmam lazım ki eksik kalmasın? Ama zaten mümkün değil.

"sen söyle selim, sen söyleyince başka türlü olur."

Süs olsun diye elinde kitap taşıyanlardan değilseniz okuyun..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails