29 Ocak 2010 Cuma

Abdülmecit

Kitap nasıl yazılmış olursa olsun geçmişe dair bir şeyler okumayı seviyorum. Anlatılan ufacık bir anı, bahsi geçen detaylar, yaşayış biçimleri, insanların eski zamanlardaki gelenekleri, fikirleri, halleri.. Özellikle bir de  bizden olunca, aynı topraklarda geçince hikaye, okurken bir garip oluyorum.
Ama bu kitap bir roman değil. İlk bölümlerde bir roman edasıyla başlasa da, sonrasında o etki kayboluyor, yer yer sanki yazarın sadece bilgi verme gayesi içinde olduğu hissediliyor. Hayatın normal dialoglarını aşacak konuşmalar geçiyor karakterler arasında bu niyetle. Tarih kitabı sayılabilir mi? Evet belki ama dili biraz yavan olmuş, ağdalı süslü bir dil değil elbette ihtiyacı olan ama biraz daha lezzetli olmasını tercih ederdim. Ayrıca Tarih kitabı saydığımızda Osmanlı'nın siyasi hayatını anlatan kitaplar arasına koysak içindeki kadınları ne yapacağız? Orada çok sıkılırlar. Sosyal hayat rafına dizsek, savaşlar, fermanlar, çekişmeler diğer kadınları  da korkuturlar. Şaka bir yana, kitap ikiye bölünmüş, kadınlar ve siyasal durum arasında. Biraz ondan biraz bundan olmuş ve ama kıvamı tutmamış, ne tuzlu ne tatlı olmuş. Tüm eleştirilere rağmen bir çırpıda okunur bir kitap.Abdülmecit zarif, duygusal bir adam,kadınlara ve içkiye düşkün. Osmanlı zamanı düşünüldüğünde olağandışı bir adam, olağandışı bir padişah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails