3 Şubat 2011 Perşembe

Terapi


Henüz okuduğum 2. kitabı ile en sevdiklerim arasına giren David Lodge, kurgusu,ironileri,  tasvirleri, ilişki analizleri ve karakterleriyle kitap okumanın zevkini layığıyla yaşatıyor.  Düşünce Balonları ile tanıştığım yazar, Terapi de Tubby Passmore adında bir sitcom yazarının hayatını anlatıyor, kendine özgü yazı uslubuyla.

Passmore, 5 yıldır Tv'de yayınlanan ve  popüler olan bir sitcom sayesinde oldukça zengin olmuş, karısı, terapileri ve platonik sevgilisi ile gösterişsiz bir hayat sürmekte iken, şiddetli diz ağrısı çekmeye başlar.Hayatındaki kötüye gideşin ilk belirtisi olan bu sancılarla birlikte,hobi olarak oynadığı teniste geriler, cinsel hayatı kötüye gider,dalgınlaşır, içine kapanır ve eşiyle arası bozulur. Giderek daha çok bunalıma giren Passmore'a, sürekli olarak devam ettiği akupunktur, aramaterapi, terapisti,aromaterapi veya fizyoterapi yardımcı olamaz. İlerleyen bunalımına bir de Kierkegaard adındaki varoluşçu filizof takıntısı eklenince, farkına varamadığı bir çıkmaza doğru sürüklenmeye başlar, öyle ki sitcomun ansızın başına gelen sorunları ile bile uğraşmaya tahammül edemezken, Kierkegaard'ın filmini yapma takıntısı ile yollara düşer. Bunalımları ve saplantıları içinde giderek daha da batağa saplanan Passmore, ucunu yakalamayadığı düşüncelerinin peşinden, çok eski günlere, okul günlerine dönecek ve birden bambaşka duygularlarla yine yol değiştirecektir.

Tuttuğu günlük ile bize kendine anlatan Passmore, yanılsamalarını en açık şekliyle gösterirken,  tatminsizliğin ve yalnızlığın resmini çekiyor.Dayatılan yaşam profillerinin içinde insanın kayboluşunu ve aslında mutluluğun formülsüz olduğunu hatırlatıyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails